Leopold’un Sabunu Romanı Üzerine Notlar

 


  • Kendini ele veren -yadsıdığı fikrin savunucusu-. Bir fikri düşünmekten uzak kalamıyorsa insan/yazar, fikrin düşmanı olmalı gibi geliyor bana. Düşman olmak, elbette o fikri yakınında tutmak demek. Fakat ayrıca öldürmemek demek de. Onunla yaşamak. Lâkin seni yaşanmaz bırakmasına izin vermemek gerek.
  • Dirayetsiz bir öc alma -güçsüz karakter profilleri-. Bir karakter kukla olarak tasarlanabilir. Fakat kukla olarak bırakıp insan gibi yaşıyormuş izlenimi verilmemeli. Bahis, diyaloglar yahut eylemler değil. Direkt olarak hayatın karşısında gösterilen tutumdan bahsediyorum.
  • İçeride (dipnotlar dışında) her an küçük bir sarsıntıyla yıkılabilecek basit bir katarsis var. Dışarıdan bakınca ise şaşaalı.
  • Diyalogların olduğu yerde ayrıntılar çoğu zaman ölüdür ve diyaloglar devam ettikçe, ölüm devam eder. Oysa monologlar öyle değildir.
  • 141. Sayfa. Saat kısımları güçlü.
  • Son bölüm ‘Acabalar’ edebî tadı ekşitiyor.
  • Dipnotlar çoğu yerde -çoğu olması gereken yerde- yok gibi. Bu apaçık hissediliyor. Ne yazık ki dipnotlandırmalar başarısız olmuş. Tam olarak okuru ne üst metne ne de alt metne odaklandırıyorlar. Aksine, bağlantı kurulmaya çalışılmış fakat uygunsuzluğuyla eğreti durmuş. Burada dipnot içeriklerinin kötü olduğundan bahsetmiyorum. Hatta şöyle bir örnek vererek dipnot tasarısını övebilirim bile: Bir elektrik bağlantısı yapılması gerekiyor. Bir anahtar, bir pil ve bir lamba arasında kablolar olacak. Yazar, bütün kablolar için bakır yerine altın tercih ediyor. İşaret etmek istediğim uygunsuzluk böyle bir şey. “Eee güzel işte, daha iyi” diyenleri, mantıklarıyla yazının dışına alabilirim.
  • Bazı bağımsız parçalar var. Ne yazık ki birkaçı yazarın, ‘bunu da ekleyeyim’ isteğiyle önümüzde duruyor gibi. Ana metin ile bağlantıları kurulamamış. Oysa çok basit bir uğraş ile halledilebilirdi.
  • Ulysses üzerinden imlenen sabun meselesi, belki yazar tarafından oradan oraya dolaşma üzerinden okunsa da aslında bu kitap açısından baktığımızda köpürmek ve köpürtmek ile çok daha ilişkili. Yazar, hikâyenin birkaç noktasını son sayfaya kadar usanmadan köpürtüyor. Elbette herkes bilir ki köpük hiç de sağlamlıkla alâkalandırılamaz. Yani köpüklerle bir yapı kuramayız. Fakat köpükler olmasaydı, hâlimiz nice –
  • Okurların ön yahut ard kabullerini yıkma çabasını kesinlikle takdir ediyorum.
  • Eserin büyük talihsizliği, KÜY’ün Tuhaf Etki isimli dizisi içerisinde yayınlanmış olması. Dizinin kötülüğü yahut iyiliği değil söylemek istediğim. Dâhil olmaması gerektiği düşüncesindeyim yalnızca.
  • Bu ve bu gibi eserlerin edebiyatımızda çoğalmasını ümid ediyorum.
  • Rölans.