Kötülük Estetiği’nin Düşündürdükleri

 


  • Karanlıkta aynaya bakmanın problematiği veya en berbat ifadeyle meselesini, çatalının ucuyla dahî kurcalamamış kimseye anlatılamayacak o şeylerden biri: kötülük.
  • Kötülüğü tatmamış olmak mümkün değil. Karşılaşmış olmamayı anmak bile ahmakça olur. Fakat tatmış olmanın, alışmak/alışkanlık ile kurduğu bağ özellikle ayrıntılanacak bir nokta. Yenilmiş olan kusulabilir lâkin tadılmış olan kusulamaz. Peki, kusulmuş olanı tatmak?
  • Hayatın zihin ile yakalanabilir gerçekliğinde, kötülük çoğu zaman sindirilemez ve baskılanamaz fakat kurmaca ile biçimlendirilen kötülük nadiren kazanır.
  • Toplum olarak kötülüğe yakalanmak mı? Şahsî olarak kötülüğü yaşamak mı?
  • Bir insan kendi kötülüğüyle konuşamazsa, dilsiz kalır. Sokağa çıkıp şöyle bir bak! Dilsiz ağızlar, dilsiz kafalar! Neredeyse hepsi iyilik alır, iyilik satar, iyilik tartarlar. Sadece iyiliği ölçtüren, kötülüğü de iyilik ile ölçebilenlerle dolu etraf!
  • “Her şey zıddı ile kâimdir” darb-ı meseli. Peki, bunun zıddı nedir?
  • İnsan, kötülüğe alışamasaydı, hayvandan aşağı olurdu. Peki, hayvandan aşağı olan ve kötü olanlar? İnsan, insanî olarak, alışmak dışında, iyilik yahut iyiliğin şubelerini ölçmeden kötülüğe başvurarak da yine hayvandan aşağı olabilir. Uyuşturucu bir insanı kötülüğe sürükler fakat insan, uyuşturucuya bulaşmaması gerektiğini düşünebilir. Düşünmek, iyiliğin bir şubesi midir? Tıpkı kötülüğün bir şubesi olduğu gibi, evet. Zira buz tutmuş olanı yaşatmak için kaynar suya değil, soğuğa ihtiyaç duyarız.
  • Kötülük yaygınlaştırıldıkça çoğalır. Yaygınlaştırılan/bir şekilde sunulan kötülük (yermek için dahî olsa) bileylenen bir bıçak yahut büyüyen bir bataklığa benzer. En önemli gelişimlerden biri, kötülüğün yaygınlaştırılmasını engellemektir. Çünkü kötülük yok edilemez. İyilik de yek pâre yaşayamaz.
  • Kötülük, iyilik ve sair kavramlar insanlar için anlaşılabilir, anlatılabilir, açıklanabilir. Eğer sanat varsa.