Gömleğin Şarkısı – Thomas Hood [Çeviri: Tugay Kaban]

Bir kadın oturuyor bir kadına yakışmayan

Paçavralar içinde

Parmakları yorgun, yıpranmış

Göz kapakları ağır ve kızarmış

İp ve ilmik! İp ve ilmik! İp ve ilmik.

Yoksulluk, açlık ve pislik içinde

Ve elbette kederli bir sesle

Söylüyor gömleğin şarkısını


İğneyi geçir! Geçir iğneyi! Geçir iğneyi!

Duyana kadar bir horozun sesini

Ve dik gömleği! Gömleği dik! Gömleği dik!

Çatılarda yıldızlar ışıldayana dek

Hıristiyan gibi çalışmak buysa eğer

Yani bir kadının ruhu sanki zindanda gibiyse

Köle olmak daha iyidir Barbar bir Türk’e


Çalış, çalış, devam et çalışmaya

Zihnin bir su gibi akana kadar

Devam et, çalış, devam et çalışmaya

Gözlerin sönüp kapanana kadar

Bir ilmek ve yama ve bir şerit

Bir şerit ve yama ve bir ilmek daha

Düğmeler bir yastık olup sana

Çalış onları dikene kadar rüyanda


Kız kardeşleri olan erkekler

Anneleri ve eşleri olan erkekler

Giyip yıprattıklarınız ketenden değil

Bir insanın hayatından bir şeyler

İp ve ilmik, ip ve ilmik, ip ve ilmik

Yoksulluk, açlık ve pislik içinde

Bir kefen ve bir gömlek dikmek

Tek seferde çift iplikle


Fakat nerden açıldı şimdi bu ölüm bahsi

O dehşetli kemiklerin hayali

Aslında korkmuyorum o hâllerinden

Ben nasıl görünüyorsam açlık yüzünden

Benim gibi görünüyorlar onlar da

Ah Tanrım! Ekmek bu kadar pahalıyken

Niçin böylesine ucuz kan ve beden


Çalış, çalış, devam etmeli çalışmaya

Emeğimin nefesi hiç kesilmez

Peki elime ne geçiyor? Bir yatak, o da samandan

Bir kuru ekmek ve bir sürü paçavra

Çatı delik deşik, yer çırılçıplak

Şurda da kırık sandalyeli bir masa

Ve bomboş bir duvar, gölgem sana müteşekkirim

Bazan o duvara gelerek beni bırakmadığın için


Çalış, çalış, devam et çalışmaya

Çanların sesleri sönene kadar

Çalış, çalış, devam et çalışmaya

Esirler özgürlüğü tadana kadar

Bir ilmek ve yama ve bir şerit

Bir şerit ve yama ve bir ilmek daha

Çalış eller yorulup iki yana düşene

Yürek bıkana ve zihin uyuşana kadar


Çalış, çalış, devam et çalışmaya

Aralık ayının donuk ışığında

Ve çalış, çalış, devam et çalışmaya

Hava ısınıp güneş açana kadar.

Saçakların altındayken

Elbiseme sarılmış kara kara düşünürken

Güneşle ısınan çimenleri göstererek

Beni ilkbahar ile azarla


Ah! Tepemin üstünde gökyüzü varken

Ve ayaklarım adımlıyorken çimleri

Çuhaçiçeğinin o mis kokusuyla

Doldurayım ciğerlerimi

Kısacık bir zaman için bile olsa

Eskisi gibi hissetmeden

İstemem ekmek parası için yollara çıkmak

Yahut kederlerle tanışmak


Ah! kısacık bir zaman bile olsa

Nasıl olursa olsun, soluklanayım.

Kederlenmek dışında

Vakit yok umut etmek ve sevmek için

Onların o terli yataklarında

Biraz ağlarsam hafifleyecek yüreğim

Fakat göz pınarlarımı bağlayamazsam

Geçirmek için ipliği, iğnenin deliğini bulamam


Bir kadın oturuyor bir kadına yakışmayan

Paçavralar içinde

Parmakları yorgun, yıpranmış

Göz kapakları ağır ve kızarmış

İp ve ilmik! İp ve ilmik! İp ve ilmik.

Yoksulluk, açlık ve pislik içinde

Ve elbette kederli bir sesle

Gömleğin şarkısını söylerken

Keşke bu ses zenginlere ulaşabilse.