Orhan Pamuk Kâğıt Oynayanlar'ı Aşırdı mı?

"Şimdi bir roman yazıyorum. Adı ‘Kâğıt Oynayanlar.’ Kâğıt oynuyorlar. Gelecek romanımı da tanıtmak için konuşuyorum. Yabancı kaynaklı oyun kâğıtlarıyla oynuyorlar. Kahramanlar, hikâyenin bir yerinde aralarında konuşurken, ‘Ya biz bunun neden yerlisini yapmıyoruz? Buradaki papaz dediğimiz kral yerine biz de padişah yapalım. Kraliçe yerine biz de hanım yapalım.’ diyorlar ve oyun kâğıdı üretiyorlar. Oyun kâğıtlarını nasıl ürettikleri romanımın hikâyesi ama ben o oyun kağıtlarını da yapıyorum. Bu sefer bir müze yapmıyoruz ama oyun kağıdı yapıyoruz."
Demek ki sadece iskambil oynayanları değil, ayrıca iskambil kâğıtlarını tasarlayanları da anlatacak romanında. Bu durumda romanın adı en kötü ihtimalle Kâğıtla Oynayanlar olmalı! Yani, kâğıtlarla bir şeyler yapanlar anlamında.
Bütün bunların nihâyetinde, kitabın ismi konusunda, kötünün de kötüsü olabilir diye, şunu da dillendirmek istiyorum: İnşallah, Kâğıt kelimesini Kağıt diye yazmazlar. O kadar da değil diyenleri duyar gibiyim... Ülkemizde böyle şeyler oluyor 1 / oluyor 2. Her ne kadar bir kitap isminde böylesi bir hatayı bu zamana kadar görmesem de Kâğıt Oynayanlar'dan şu hâliyle beklenecek bir şey gibi duruyor.
Romanın ismiyle ilgili burada son bulan sözlerimi, romanla ilgili keşfettiğimi düşündüğüm bir başka konuyla sürdürmek istiyorum.
(Burada ismini anmak istemediğim) bir tercüme çalışmam esnasında, dipnotlarda yer alan bir yayınevi ismi dikkatimi çekti ve hemen web sitesini incelemek istedim. İtalya'da yayım yapan yayınevinin sitesinde gezinirken, birçok akademik çalışmanın yayımlandığını gördüm. Web sitesinde, kendi yayımları dışında da eserler satılıyordu. Site ziyaretim sırasında aklımda ne Orhan Pamuk ne de yeni çıkacak kitabı vardı. Fakat kitapları gezerken, bir başlık ânında dikkatimi çekti.
Pittori del Novecento e carte da gioco. La collezione di Paola Masino
İtalyanca bir başlık gördüğünüz gibi fakat 'carte da gioco' sizin de dikkatinizi çekmiştir. Bu 'oyun kâğıtları' ifadesinden sonra, cümlenin başını bir uygulamada çevirme ihtiyacı duydum. '20. yüzyıl ressamları ve oyun kağıtları.' Sonra zihnimde bir anda ne zaman okuduğumu hatırlamadığım Pamuk'un şu sözleri uçuştu:
“Belki de gençliğimde, 22 yaşıma kadar ressam olmak istediğim için, yazdığım bir romana tekabül eden, onu resimleyen, illüstre eden değil tekabül eden, onunla bir ilişkiye geçen bir şey yapma işini (romana) koymayı seviyorum.”
Bu sözleri Kâğıt Oynayanlar eseri hakkında konuşurken sarf etmişti. İskambil kâğıtlarını resimleyecek bir karakter mi olacak yoksa birkaç karakter mi olacak onu tam bilemiyorum fakat ortada bir ressamın olduğu kesin. Şimdi geriye saralım filmi. Sitedeki başlığı tam olarak anlayınca, merak ile bu sefer kitabın (aslında bir müze kataloğu imiş) orjinal ismini Google'da arattım. Karşıma şu site çıktı. Roma Müzesi'ne ait bir katalog imiş meğerse denk geldiğim çalışma. Linkten de ulaşıp görebileceğiniz üzere, küçük bir metinle çalışmayı anlatmışlar.
Carla Accardi, Burri, Consagra, Primo Conti, Carrà, Campigli, Capogrossi, Cagli, Fautrier, Cocteau, Carlo Levi, Guttuso, Prampolini, Fausto Pirandello gibi 20. yüzyıl ressamlarıyla iskambil oynamak (yalnızca birkaç ismi andık). Bu büyüleyici oyun, Paola Masino’nun (1908–1989) orijinal iskambil kâğıdı koleksiyonu sayesinde, düşünsel düzlemde de olsa, mümkün olacak. Söz konusu koleksiyon, Alvise Memmo tarafından Museo di Roma’ya bağışlandı.
Yazar, aykırı bir figür, entelektüel ve yüksek kültür insanı olan Paola Masino, Massimo Bontempelli’nin hayat arkadaşıydı. Roma, Floransa, Paris, Milano, Venedik ve yaz aylarında Castiglioncello ile Forte dei Marmi’deki evlerinde İtalyan ve yabancı bilim insanlarıyla, müzisyenlerle, ressamlarla tanıştı, dostluk kurdu. Kart oyunlarını severdi: Bontempelli ile poker ve pinochle, Pirandello ile scopone oynardı, iskambil destesini toplamayı ise bir tutkuya dönüştürmüştü. İşte bu tutkularından biri sayesinde, sanatçı dostlarına Napoli ve Fransız tarzı kâğıtların yanı sıra tarot destesini resimlemeleri fikrini sundu. 1947’den 1980’lere dek, bu şekilde dünyada benzeri olmayan bir koleksiyon meydana getirdi. Bu koleksiyon, 20. yüzyıl resim sanatının izini sürmekle kalmaz, iskambil kâğıtlarını bağlamından kopararak birer sanat eserine ve “metafizik sembol”e dönüştürür.
Sanırım vurgulamak istediklerimi, gün yüzüne çıkarmış bulunmaktayım. Pamuk'un şu sözlerini de aktarayım:
“Oyun kâğıtlarını nasıl ürettikleri romanımın hikâyesi ama ben o oyun kâğıtlarını da yapıyorum. Bu sefer bir müze yapmıyoruz ama oyun kağıdı yapıyoruz.”
Romanın yanında özel olarak tasarlanan kâğıtlar mı verilecek, yoksa içerisinde baskı olarak mı sunulacak, bunlar henüz meçhul. Ancak müze tutkunu Pamuk’un, yeni roman fikriyle birçok açıdan benzeşen bir haberle, bir müze sayfasında karşılaşmanın yadsınamaz derecede ilginç bir rastlantı olduğunu düşünüyorum. (Kusura bakmayın yoğun tercüme çalışmalarım sırasında, kendi cümlelerim bile tercüme tadı üflüyor insanların yüzüne).
İşte böyle. Ayrıntıları, roman çıktıktan sonra belki konuşuruz. Bu arada, yazının başlığını sadece dikkat çeksin diye koymadığımı söylemem gerek, insanın aklına böyle şeyler gelebiliyor en nihâyetinde. Nefsimizi susturabilirsek, ne âlâ!
Ayrıca kanalıma abone olmayı ve yazıyı beğenmeyi unutmayın!
Şaka şaka.