7.3.24

Marslı Filminin Düşündürdükleri

 



2015 yılında yayınlanan bir film. Uyarlandığı kitap ise 2011 yılında yayımlanmış. Ben 2024 yılında izleyebildim. Katarsis yönünden benzerlerinin yoluna sâdık. Kitabı okumadım fakat yazarını tanıdığım için basit bir anlatımı olduğunu düşünüyorum. Edebiyat olarak içinde bulunacak pek bir şeyin olmaması kuvvetle muhtemel. Filmin ben de düşündürdüğü şey ise şu oldu: Nasreddin Hoca'nın o meşhur hikâyesi, hikâye olarak anlatılamayacak kadar gerçek. Hani bir adam, evi artık küçük geldiği ve ailesiyle içine sığmadı için Hoca'ya gelip ondan akıl ister, Hoca'da sırasıyla ahırındaki hayvanları evine taşımasını söyler, nihâyetinde adam o kadar bunalır ki Hoca'nın bu tavsiyesinin neticesinden, "Hocam evim ahıra döndü" yakınmasıyla son bir tavsiye için Hoca'ya gittiğinde, Hoca, "şimdi evindeki bütün hayvanları ahıra geri koy" der ve adam denileni yapınca büyük bir aydınlanma yaşar, "meğer bizim evimiz ne kadar geniş ve büyükmüş" der. Dünya'da olmanın, sağlıklı olmanın kıymeti, onları kaybetmediğimiz müddetçe tam olarak kavranılamıyor. Filmin sonunda, nihayet Dünya'ya dönebilen adam bir bahçede otururken, o sahneyi durdurup kendi kendime şunu söyledim, 'Bu Dünya'da fakir olsan da evsiz olsan da ne olur ki? Sağlıklıysan ve ağaçların altındaysan, yetmiyor mu bu sana?' Yetmediğini hissettiren bir anlayışın ördüğü bir hayatın içerisindeyiz çoğumuz.